Zamanımızdaki insanların her hangi bir hadise vukuunda niyetlerinin muhtelif olduğunu müşahede etmekteyiz. Mesela bir yangın vukuunda, civarda bulunan herkes heyecanla koşarlar.
Kimisi koşar, niyetinde samimidir, ihlâslıdır. Allah rızası için kurtarılacak bir kimse veya eşya varsa, kurtarmak için, kendini ateşe atmağı göze alır.
Kimisi koşar merhametlidir, üzülür, faydalı olmak ister, beceriksizdir, elinden bir şey gelmez.
Kimisi olanları seyretmek için koşar, seyir etmekten adeta zevk alır, üzülmez., hissizdir.
Kimisi, koşar, olanların sebebini dahi bilmez, herkes koşuştuğu için o da koşar.
Kimisi koşar, kötü niyet sahibidir. Bu hengamede acaba bir şey çalabilir miyim, diye.
Trafik kazalarında, zelzele ve emsali felâketlerde vazıyet aynıdır. Zahiren yani dış görünüşe göre, koşuşmalar heyecanlar aynıdır. Fakat niyetler ayrıdır.Hüsnü niyetle yardıma koşan, istediği yardımı yapamasa bile gene temiz niyetinin mükâfatını görür. (Sadık Dânâ, Altınoluk Sohbetler c. 1 Syf. 89, Erkam Yay.)